23.01.2008

ÜNİTE 4 ESNEKLİK

A. TALEBİN FİYAT ESNEKLİĞİ

Talebin fiyat esnekliği, bir malın talep edilen miktarının, bu malın fiyatına karşı duyarlılığının ölçüsüdür. Yani bir malın talebindeki değişmelerin talep edilen miktarı nasıl etkilediğini gösterir. Beşiktaş JK, sezonluk kombine fiyatlarını %20 oranında arttırmaya karar verirse, acaba taraftarlar taleplerini % kaç azaltırlar? Bu sorunun cevabını bize talebin fiyat esnekliği verir.

***Şunu hiç unutmayalım; esneklik fiyattaki ve miktardaki % değişimler ile ilgilenir!!!

Talebin fiyat esnekliğinin ölçülmesi: Talebin fiyat esnekliği; bir malın talep edilen miktarındaki % değişmenin, o malın fiyatındaki % değişmeye oranlanması ile hesaplanır.

Örnek: Bir malın fiyatı 100 liradan 150 liraya çıktığında, malın talep edilen miktarı 400 birimden 300 birime düşmektedir. Bu malın talebin fiyat esnekliği kaçtır?

Yorum: Malın fiyatı %1 arttığında talep edilen miktar %2 azalmaktadır.

Örnek: Bir malın fiyatı 100 liradan 50 liraya düştüğünde, talep edilen miktar, 400 birimden 600 birime çıkmaktadır. Bu malın talebin fiyat esnekliği kaçtır?


Yorum: Malın fiyatı %1 azaldığında, talep edilen miktar %1 artmaktadır.

Talebin fiyat duyarlılığının yüksek ya da düşüklüğü (esnek olup olmadığı) bulunan değer 1 ile kıyaslanarak bulunur.


Yukarıdaki şekiller iki farklı tüketicinin talep eğrileridir. Soldaki tüketicinin fiyat değişimine daha duyarlı iken (fiyat artınca talep çok düşmüş) sağdakinin fiyat değişimine daha az duyarlı olduğuna dikkat edin.


Talep Esnekliği 0 ise, talep dikey eksene paraleldir. Bunun anlamı, fiyat % kaç artarsa artsın, talep edilen miktarda bir değişme olmayacağıdır. (Talep, fiyat değişmelerine hiç ayak uydurmuyor)


Talep Esnekliği ∞ ise, talep, yatay eksene paralel olarak çizilir ve fiyat değişmelerine tamamen ayak uyduruyor anlamına gelir. Öyle ki, fiyat değişimleri ile talep tamamen yer değiştirir.
Talep Esnekliği her noktada 1 ise, talep, yandaki şekilde görüldüğü gibi bir hiperboldür. Bu durumda fiyattaki %1 lik değişimler her zaman talebi %1 oranında etkilemektedir.

Esneklik her noktada değişir. Yani bir talep eğrisi üzerinde değişik noktalar için yapacağımız hesaplamada farklı esneklik değerleri buluruz. Yukarıdaki şekilde, hesaplama sonucu bulunacak esneklik değerleri yaklaşık olarak gösterilmektedir. Talep eğrisinin P eksenini kestiği noktada esneklik -∞, Q eksenini kestiği noktada ise esneklik 0’dır. Eğrinin geometrik olarak tam ortasında ise esneklik -1 değerini alır. Nispeten yüksek fiyat düzeylerinde daha yüksek bir esneklik (talep eğrisinin üst kısmı), nispeten düşük fiyat düzeylerinde ise daha düşük bir esneklik ile karşılaşırız. (talep eğrisinin alt kısmı)

Yay Esnekliği

Şu ana kadar öğrendiğimiz hesaplama yöntemi talebin “nokta” esnekliği idi. Yani bir noktadaki esnekliği hesaplıyorduk. Ve hangi nokta için hesaplama yaparsak farklı bir esneklik değeri ile karşılaşıyorduk. Bu sakıncayı ortadan kaldırmak amacıyla “iki nokta arasındaki ortalama esnekliğin ölçüldüğü yay (ark) esnekliği” diye bir hesaplama yöntemi geliştirilmiştir.

Yukarıdaki örneğimizi yay esnekliği ile çözelim. (Not: Sınavda yay esnekliğini hesaplamanız isteniyorsa bu özellikle belirtilir. Eğer soruda belirtilmemişse nokta esnekliğini –ilk sayfadaki formülü- kullanırsınız.)

Örnek: Bir malın fiyatı 100 liradan 150 liraya çıktığında, malın talep edilen miktarı 400 birimden 300 birime düşmektedir. Bu mal için talebin fiyat esnekliğini yay esnekliği ile bulunuz.
Yorumlamada bir farklılık oluşmaz; bu malın fiyatı %1 arttığında talep edilen miktar (ortalama olarak) %1.4 azalmaktadır.

Talebin Fiyat Esnekliğini Etkileyen Faktörler:

· Malın ikame edilebilirilik derecesi: Eğer talep esnekliğini ölçtüğümüz mal, ikamesi bol bir mal ise talep esnekliği yüksek olacaktır. (Malı, başka mallarla ikame etme olanağı var ise, fiyat artışlarına daha duyarlı oluruz, çünkü onun yerine başka mal alma olanağımız var). İkamesi olmayan bir maldan bahsediyor isek, talep esnekliği düşük olacaktır. (Bu ihtiyacımızı karşılamak için bu malı tüketmek dışında seçeneğimiz yok, bu durumda fiyat değişimlerine duyarlılığımız daha düşük olacaktır, fiyat değişimleri bizi fazlaca etkilemeyecektir.)
· Malın bütçe içindeki yeri: Eğer malın bütçemizdeki yeri çok düşükse, fiyat değişimlerini pek dikkate almayız, yani esneklik düşüktür. Ancak malın bütçemizdeki yeri büyükse, bütçemizin büyük bir kısmını bu mala ayırıyor isek, fiyat değişimlerine karşı çok duyarlı oluruz, yani talep esnekliği yüksek olur.
· Fiyat değişimlerinin geçici veya sürekli olması: Fiyattaki değişimin geçici olduğu biliniyorsa esneklik yüksektir. (fiyatın şu andaki artışının geçici olduğunu, malın bir süre sonra tekrar ucuzlayacağını düşünüyorsak, şu andaki fiyat değişimine tepkimiz yüksek olur, daha sonra almayı tercih ederiz) Fiyattaki değişimin sürekli olduğu düşünülüyorsa ise talep esnekliği daha düşük olacaktır.
· İhtiyacın Niteliği (zorunlu-lüks mal): Tüketilmesi zorunlu mallar için talep esnekliği düşüktür. (fiyat ne kadar artarsa artsın, talebimiz çok az düşecektir, çünkü o malı tüketmek zorundayız) Lüks mallar için ise talep esnekliği yüksektir. (lüks malları tüketmek zorunda değiliz, bu sebeple fiyat değişimlerine daha duyarlıyız.)
· Kısa ve uzun dönemde esneklik: Kısa dönemde esneklik daha düşük, uzun dönemde ise daha yüksektir.


B. Talebin Gelir Esnekliği

Talebin fiyat esnekliği, fiyattaki % değişimlerin talepte yaratacağı % değişimler ile ilgileniyordu. Talebin gelir esnekliği ise aynı mantıktan hareketle, gelirdeki % değişimlerin talepte yaratacağı % değişimler ile ilgilenmektedir.

Örnek: Bir ailenin yıllık geliri 6000 YTL den 7500 YTL ye çıktığında, yıllık et tüketimi 50 kg’dan 70 kg’a yükselmektedir. Bu ailenin et tüketimi için gelir esnekliğini hesaplayalım.

Yorum: Bu ailenin geliri %1 arttığında, et tüketimi %1.6 artmaktadır.

Talebin gelir esnekliğinin 0’a göre durumu (pozitif ya da negatif olması), bizim malın niteliğiyle ilgili karar vermemizi sağlar.

C. ÇAPRAZ TALEP ESNEKLİĞİ

Çapraz talep esnekliği, bir malın fiyatındaki % değişmenin, diğer malın talebini % kaç etkilediğini gösterir. A ve B malları gibi iki maldan bahsettiğimizi düşünelim.

Örnek: Koyun eti fiyatı 8 YTL den 10 YTL ye yükseldiğinde, dana eti tüketimi 40 kg dan 60 kg a yükselmektedir. Dana eti ve koyun eti arasındaki çapraz talep esnekliğini hesaplayalım;

Yorum: Koyun eti fiyatı %1 arttığında, daha eti talebi %2 artmaktadır. (sonuç pozitif çıktı)

Örnek: A malının fiyatı 100 YTL den 150 YTL ye yükseldiğinde, B malının talep edilen miktarı 600 birimden 400 birime düşmektedir. A ve B malları arasındaki çapraz talep esnekliğini hesaplayınız.

Yorum: A malının fiyatı %1 arttığında, B malının talebi %0.66 azalmaktadır. (sonuç negatif çıktı)

Talebin çapraz esnekliğinin 0’a göre durumu (pozitif ya da negatif olması) malların birbiriyle ilişkisi hakkında fikir verir.

D. TOPLAM GELİR İLE ESNEKLİK ARASINDAKİ İLİŞKİ

Bir üreticinin, satacağı malın fiyatını düşürüp düşürmeme konusunda karar vermeye çalıştığını düşünelim. Üretici bu kararı verirken talep esnekliğinin değerine dikkat etmelidir.

· Tüketiciler fiyat değişimine çok duyarlı ise (talep esnekliği yüksek ise) fiyatını düşürmesi, üreticinin lehine olacaktır. Fiyat azıcık bile düşse, talep edilen miktar çok artacaktır. Dolayısıyla üreticinin toplam geliri (=hasılatı) artacaktır. (Aşağıda 1. şekil)
· Tüketiciler fiyat değişimine karşı duyarsız ise (talep esnekliği düşük ise) fiyatını düşürmesi, üreticinin aleyhine olacaktır. Çünkü fiyattaki düşüş, talep edilen miktarı çok az arttıracaktır ve üreticinin toplam geliri (hasılatı) azalacaktır. (Aşağıda 2. şekil)

Yukarıdaki şekilde, dikey taralı alanlar, fiyattaki düşüş nedeniyle, üreticinin kaybını, çapraz taralı alanlar ise, satacakları miktardaki artış nedeniyle kazançlarını göstermektedir. (Arz eğrisinden değil, talep eğrisinden bahsediyor olmamız kafanızı karıştırmasın, üreticimiz, tüketicilerin davranışlarına bakarak karar vermeye çalışıyor.) Sol tarafta talep esnekliği 1’den büyüktür ve üreticinin kazancı (çapraz taralı alan) kaybından büyüktür, yani bu tüketici grubu için fiyat düşüşü, üreticinin kazancını arttıracaktır. Sağ tarafta ise talep esnekliği 1’den küçüktür. (üreticinin kazancı, kaybından küçük) Bu tüketici grubu için fiyat düşüşü, üreticinin kazancını azaltacaktır ve mantıklı değildir.

Aynı mantığı bu kez üreticinin fiyat yükseltmeyi düşündüğünü varsayarak işletirsek;
· Tüketiciler fiyat değişimine çok duyarlı ise (talep esnekliği yüksek ise) fiyatını artması, üreticinin aleyhine olacaktır. Fiyat azıcık bile artsa, talep edilen miktar çok azalacaktır. Dolayısıyla üreticinin toplam geliri (=hasılatı) azalacaktır. (Aşağıda 1. şekil)
· Tüketiciler fiyat değişimine karşı duyarsız ise (talep esnekliği düşük ise) fiyatını arttırması, üreticinin lehine olacaktır. Çünkü fiyattaki artış, talep edilen miktarı çok az azaltabilecektir ve üreticinin toplam geliri (hasılatı) azalacaktır. (Aşağıda 2. şekil)

Bu kez şeklin tersine döndüğüne dikkat edelim. Üretici, fiyatın yükselmesi nedeniyle bir kazanç elde ederken, talep edilen miktarın azalması nedeniyle kazancı azalmaktadır. Şimdi bu kazanç ve kaybı karşılaştıracak olursak; sol tarafta talep esnekliği 1’den büyüktür ve üreticinin kazancı (çapraz taralı alan) kaybından (dikey taralı alan) küçüktür, yani bu tüketici grubu için fiyat artışı, üreticinin toplam gelirini azaltacaktır ve bu sebeple mantıklı değildir. Sağ tarafta ise talep esnekliği 1’den küçüktür. (üreticinin kazancı, kaybından büyük) Bu tüketici grubu için fiyat artışı, üreticinin kazancını arttıracaktır.

SONUÇ: Üreticiler, talep esnekliği yüksek tüketici grubuna düşük fiyat, talep esnekliği düşük tüketici grubuna yüksek fiyat uygulayarak toplam gelirini arttırabilir.

E. ARZ ESNEKLİĞİ

Arz esnekliği, bir malın fiyatında ortaya çıkan değişmenin, malın arz edilen miktarı üzerinde yarattığı etkiyi % cinsinden ölçmektedir.

Talep esnekliği ile aynı formül olduğuna dikkat edin:-) sadece talep esnekliğindeki Q talep edilen miktarı gösterirken, buradaki Q arz edilen miktarı göstermektedir. Ayrıca talep esnekliği her zaman negatif iken (fiyat ile talep arasındaki ters yönlü ilişki nedeniyle) arz esnekliği her zaman pozitiftir.

Arzın fiyat duyarlılığının yüksek ya da düşüklüğü (esnek olup olmadığı) bulunan değer 1 ile kıyaslanarak bulunur

Arz Esnekliğini Etkileyen Faktörler:

· Kısa Dönem-Uzun Dönem: Kısa dönemde arz esnekliği düşüktür. Mesela piyasada fiyatın arttığını düşünelim, bu durum üreticileri daha fazla üretmek yolunda motive edecektir. Ancak üretimin kısa sürede artması mümkün değildir. (Özellikle tarımsal üretimin artması en az 1 mevsim geçmesini gerektirir) Bu nedenle, arz fiyat değişimine kısa dönemde ayak uyduramaz. Uzun dönemde ise arz esnekliği yüksektir.
· Geleceğe Ait Bekleyişler: Üreticiler fiyat değişikliğinin geçici olmasını bekliyorlarsa, üretici için üretimi arttırmak yarar sağlamaz, dolayısıyla arz esnekliği düşüktür. Ancak fiyat değişikliğine ilişkin bekleyiş uzun süreceği şeklinde ise üretici üretimini yeni fiyata göre ayarlayabilecektir. Dolayısıyla arz daha esnek olacaktır.

SORU: Aşağıdaki arz eğrilerine dayanarak üreticilerin fiyat değişimine karşı duyarlılıkları hakkında (arz esneklikleri hakkında) ne söyleyebilirsiniz?



14.01.2008

ÜNİTE 3 ARZ VE TALEP

A- Talep ve Talep Miktarı

Talep; diğer değişkenler sabitken (ceteris paribus), belirli bir zaman diliminde piyasada tüketicilerin değişik fiyat düzeylerinde satın almaya hazır oldukları mal veya hizmet miktarıdır.

Ceteris Paribus’u hatırlayalım:-) Bir kavramı belirleyen çok sayıda değişken varsa, bunlardan sadece bir tanesinin değişmelerini inceleyip, diğerlerinin analizimiz boyunca sabit kalacağını gösteren varsayımdı.

Talep edilen mal miktarı, birçok şeye bağlıdır. Deterjan talebi örneğimize dönecek olursak;
· Deterjanın fiyatı
· Diğer malların fiyatları
· Gelir
· Zevk ve alışkanlıklar
· Tüketicinin beklentileri (kalite gibi)
· Tüketici sayısı

…… ve bunlar gibi birçok şey, talebimizi etkileyecektir. Ancak, analizi kolaylaştırmak için, deterjanın fiyatı dışındaki tüm etkenlerin değişmeyeceğini varsayıp (ceteris paribus) sadece deterjan fiyatı değiştiğinde talebimizin nasıl değişeceğini inceleriz.

Matematiksel olarak yazacak olursak Talep Fonksiyonu;

QD=f(P, PDİĞER, Gelir, Zevk ve alışkanlıklar, ….)
Ceteris Paribus QD=f(P)

Talep Kanunu: Bir malın satın alınmak istenen miktarı ile fiyatı arasındaki ters yönlü ilişkidir. Yani bir malın fiyatı artarsa, talep edilen miktar azalacak; malın fiyatı düşerse, talep edilen miktar artacaktır. Talep eğrisinin negatif eğimli olmasının iki nedeni vardır:

- Gelir etkisi (Diğer malların fiyatları değişmezken, bir malın fiyatının artması ya da azalması, gelirimizin satınalma gücünü değiştirecektir. Bu da bütün mallardan almak istediğimiz miktarı değiştirir. Mesela gelirimiz 600 lira ve malın fiyatı 50 lira olsun. Malın fiyatının 50 liradan 30 liraya düşmesi, gelirimizde bir değişme olmasa da, gelirimizin satın alma gücünde bir artış yaratır. Mal 50 lirayken alabileceğimiz miktar ile 30 lirayken alabileceğimiz miktar farklıdır. Buna gelir etkisi diyoruz.)

- İkame Etkisi: Diğer malların fiyatları değişmezken, bir malın fiyatının artması, bu malı diğer mallara göre pahalı hale getirir. Başka bir deyişle, diğer mallar (fiyatları değişmediği halde) ucuzlamış gibi olur. Bu nedenle talebimizi bu ucuzlayan mallara kaydırır, fiyatı artan malın talebini azaltırız. Buna ikame etkisi denir.
Yukarıdaki tablo, rasyonel tüketici Ali’nin değişik fiyat düzeylerinde talep edeceği CD miktarını gösteren TALEP TABLOSUdur. Bu tablodaki verileri grafik üzerinde gösterecek olursak TALEP EĞRİSİni elde ederiz.
Yukarıdaki grafik, rasyonel tüketici Ali’nin CD talebini göstermektedir. (Fiyat ile talep edilen miktar arasındaki ters yönlü ilişkiye dikkat edin lütfen). Peki tüm tüketicilerin CD talebini gösteren eğriyi nasıl elde ederiz? Tüm tüketicilerin talep eğrilerini toplayarak.
İki genel kuralı kesinlikle aklımızdan çıkartmıyoruz:

1) Bir eğri üzerindeki hareketimiz, eksenlerdeki değişmelerle ilgilidir. Mesela, fiyat 100 liradan 200 liraya yükseldiğinde, CD piyasasında talebin ne olacağını aynı eğri üzerinde yukarı tırmanarak buluruz. (fiyat 100 liradan 200 liraya çıkacaksa, talep edilen miktar, 245 den 190 a düşecektir.)

2) Eğer eksenlerde ifade edilmeyen bir şeylerde değişim varsa, (ki onlar ceteris paribus tuttuğumuz şeylerdir) bu durumda eğrimiz sağa ya da sola doğru kayacaktır.
Talep fonksiyonunda neleri ceteris paribus tutmuştuk? Gelir, diğer mal fiyatları, zevk ve tercihler, tüketicilerin beklentileri, potansiyel alıcı miktarı vs… Bunların her birindeki değişmeler talep eğrimizi sağa ya da sola kaydıracak. (Dikkat: Bu saydıklarımız eksenlerde yok!!!)

Mesela, ceteris paribus tuttuğumuz Ali’nin geliri, artmış olsun. Gelirdeki artış, talebi olumlu yönde etkileyeceğinden talep eğrisi sağa doğru kayacaktır. (D-->D1) Ya da bizim malımızı ikame edecek (yerine geçebilecek) bir malın fiyatındaki düşüş, bizim malımıza olan talebi düşüreceğinden talep eğrisi sola doğru kayacaktır. (D-->D2)
Diğer mal fiyatları dediğimiz zaman iki tür maldan bahsediyor olabiliriz: İkame mallar ve tamamlayıcı mallar. İkame mallar, birbirinin yerine geçebilen, birbirine rakip mallardır. (portakal-mandalina gibi) İkame mallardan birinin fiyatındaki artış, diğer malın talebini arttıracaktır. (Portakal fiyatı artarsa, mandalina talebimiz artar. Niye? Portakal pahalılaştı, onun yerine mandalina tüketimini arttırırız.) Tamamlayıcı mallar ise birbirini tamamlayan, birlikte kullanılan mallardır. (otomobil-benzin gibi) Tamamlayıcı mallardan birinin fiyatındaki artış, diğerinin talebini olumsuz yönde etkiler. Benzin fiyatı artarsa, araba talebi azalır.

Normal şartlar altında, tüketicinin gelirindeki artış, tüketicinin talebini arttırır. (Talep eğrisini sağa kaydırır) Bu tür mallara NORMAL MAL denir. Ama bazı mallar vardır ki; tüketici geliri arttığında, bu mallara olan talebini azaltır. Mesela margarin. Gelirimiz arttığında margarin talebimiz artmaz, aksine azalır. Neden? Margarin yerine tereyağı kullanmaya başlarız. İşte bu tür mallara DÜŞÜK MAL (ya da FAKİR MAL) denir. Dolayısıyla gelirimizdeki artış, düşük mallara olan talebimizi azaltacağından, talep eğrimiz sola kayacaktır.

B- Arz ve Arz Miktarı

Arz; diğer değişkenler sabitken, belli bir zaman diliminde piyasada üreticilerin değişik fiyat düzeylerinde satmaya hazır oldukları mal ve hizmet miktarıdır.

Arz fonksiyonu; arz edilen herhangi bir malın miktarı ile bu miktarı belirleyen faktörler arasındaki ilişkiyi gösterir.

QS=f(P, Maliyetler, Teknoloji, Beklentiler, Vergiler, Sübvansiyonlar, Firma Sayısı…..)
Ceteris Paribus; QS=f(P)

Arz kanunu; bir malın satılmak istenen miktarı ile fiyatı arasındaki pozitif yönlü ilişkidir. Malın fiyatı artarsa, arz edilen miktar artar (üreticiler, bu malı üretmeye daha fazla gönüllü olurlar); malın fiyatı düşerse, arz edilen miktar azalır.
Yukarıdaki grafik, rasyonel üretici Hakkı’nın CD arzını göstermektedir. (Fiyat ile arz edilen miktar arasındaki pozitif yönlü ilişkiye dikkat edin lütfenJ). Peki tüm üreticilerin CD arzını gösteren eğriyi nasıl elde ederiz? Tüm üreticilerin arz eğrilerini toplayarakJ (Talepteki ile aynı mantık)

Talepte geçerli olan kurallar arzda da geçerli! Fiyatlardaki artış ya da azalış, aynı arz eğrisi üzerinde yukarı ya da aşağı hareket etmemiz anlamına gelir. Mesela, CD fiyatı, 100 liradan 200 liraya yükselirse, Hakkı’nın arz ettiği miktar 25’den 50’ye yükselecektir.

Ancak, daha önce ceteris paribus kabul ettiğimiz şeylerde olabilecek bir değişiklik, arz eğrisini sağa ya da sola kaydırır. Mesela, üretim maliyetlerindeki artış (işçilik ücretlerinde, hammadde fiyatlarında) üreticiler için olumsuz bir gelişmedir ve arz eğrisini sola doğru kaydırır.(S-->S1) Mesela vergi oranlarındaki bir azalış, üreticiler için olumlu bir gelişmedir ve arz eğrisini sağa doğru kaydırır. (S-->S2)

C- Piyasa Dengesi

Piyasa dengesi, arz ve talebin eşitlendiği, bir diğer deyişle arz ve talep eğrilerinin kesiştiği noktada oluşur. Arz ve talebi birbirine eşitleyen fiyat düzeyine denge fiyatı denir. Denge fiyatında alınan(talep edilen) ve satılan(arz edilen) mal miktarı ise denge miktarıdır.
Yukarıdaki şeklin elma arz ve talebini gösterdiğini düşünelim. Elmanın piyasa denge fiyatı 100 TL, arz ve talep edilen denge miktarı ise 80 kg.dır. Eğer elma fiyatı 120 lira olarak belirlenseydi, denge fiyatının üstünde fiyat, üreticileri teşvik ederken, bir kısım tüketicinin de piyasadan çekilmesine neden olacaktı. Bu durum ARZ FAZLASI (ARTIK) olarak adlandırılır. Eğer elma fiyatı 80 lira olarak belirlenseydi, denge fiyatının altında fiyat, tüketicileri elma almaya teşvik ederken, bir kısım üreticinin piyasadan çekilmesine neden olacaktı. Bu durum TALEP FAZLASI (KITLIK) olarak adlandırılır.

D- Dengedeki Değişmeler

P (fiyat)Arz ve talep eğrisindeki kaymalar, piyasa denge noktasının değişmesine neden olacaktır. Arz ve talep eğrileri tek başına kayabileceği gibi ikisi aynı anda da kayabilir ve her bir kaymanın piyasa denge fiyat ve miktarı üzerinde farklı etkisi olacaktır.



9.01.2008

ÜNİTE 2 KITLIK, TERCİH VE FAYDA

A- Kıtlık ve Tercih

İlk ünitede iktisadı tanımlarken, “iktisadın bir tercih bilimi” olduğunu söylemiştik. İktisat bilimi kaynakların kıt olması nedeniyle, insanların yaptıkları tercihleri ve bu tercihlerin sonucunda oluşan ekonomik etkileşimleri inceler.

İnsan ihtiyaçlarını karşılamak üzere kullanılacak mal ve hizmetleri üretmek için üretim faktörleri (girdiler) kullanılır. Üretim faktörleri, toprak (doğal kaynaklar), sermaye ve emekten oluşan kaynaklardır. (Bazı iktisada giriş kitaplarında 4. üretim faktörü olarak girişim” de yerini almaktadır.)

Kaynaklar (girdiler); mal ve hizmet üretiminde kullanılan doğa ya da insanlar tarafından sağlanan tüm araçlardır.
  • İnsanlar tarafından üretilemeyen kaynaklar, doğal kaynaklardır. Doğal kaynaklara örnek olarak toprak, su, petrol, mineraller, vahşi yaşam, orman gösterilebilir.

  • İnsanlar tarafından sağlanan kaynaklar
    o Emek: Mal ve hizmet üretmek için gerekli fiziksel ve zihinsel çalışmalardır.
    o Sermaye: Diğer malları üretmek için kullanılan makineler, araçlar ve fabrikalardır.

Fiziksel Sermaye: Makine teçhizat vs.
Finansal Sermaye: Fiziksel sermaye üzerindeki mülkiyet hakkını ifade eder.
Beşerî Sermaye: Çalışanların eğitim ve yetiştirilme aracılığı ile elde ettikleri bilgi birikimi ve yeteneklerdir. (insanların kendilerine yaptıkları yatırım.)

Önemli!!!: “Para” üretim sürecine doğrudan katılmadığı için sermaye olarak algılanmamalıdır. Bu derste sermaye ile kastettiğimiz, üretim sürecine doğrudan katılan makine teçhizattır.

Tercih - Fırsat Maliyeti – Parasal Maliyet:

Kıt kaynakların nasıl kullanılacağı konusunda akılcı (rasyonel) seçimlerin yapılması ekonominin temel konusudur. Yine ilk ünitede değindiğimiz gibi akılcı birey (homo economicus) her bir alternatife ilişkin maliyetleri ve faydaları karşılaştırıp, buna göre karar veriyordu. Belirli bir karar ya da seçimin sağladığı fayda, bu seçime ilişkin maliyeti aşıyorsa refah düzeyimiz yükselecektir ve seçim akılcıdır.

Belirli bir tercih ya da davranış için vazgeçmek zorunda kaldığımız en değerli alternatif bu seçimin ya da davranışın fırsat maliyeti (alternatif maliyeti) dir. Fırsat maliyeti kısaca, bir kararı uygularken vazgeçilen karardır. (Şu anda iktisada giriş dersinde olmanızın alternatif maliyeti nedir?)

Fırsat maliyeti kıtlıkla karşı karşıya bulunan insanların yaptıkları tercihleri önemli ölçüde etkiler. Parasal maliyet ise bir malı satın almak için vazgeçtiğimiz YTL miktarıdır.

B- Üretim İmkanları (Olanakları) Eğrisi

Üretim imkanları eğrisi, mevcut üretim faktörleri ve üretim teknolojisi veri iken (ceteris paribus), belirli bir dönemde ekonominin maksimum düzeyde üretebileceği çeşitli çıktı (ürün) bileşimlerini gösteren eğridir.

Üretim imkanları eğrisi, kıtlığın sonuçlarını, ekonomideki tercihleri ve her tercihin fırsat maliyetini gösterir.
Eğri üzerindeki noktalar (A, B, C, D), mevcut kıt kaynaklar ile üretilebilecek maksimum üretim miktarlarını gösterir. Mesela B noktasında, ekonomideki tüm kaynaklar (tüm emek, tüm sermaye, tüm toprak) kullanılarak 40 ton buğday ve 10 bin adet TV üretilebilmektedir. Eğrinin içindeki noktalar (E noktası gibi), mevcut kaynaklarımızla yapabileceğimiz bir üretimdir. Ancak bu üretim akılcı (rasyonel) bir üretim olamaz, çünkü elimizdeki kaynakların tamamı kullanılmamaktadır. Yani üretim olanakları eğrisinin içindeki noktalar, ekonomide işsizlik ya da atıl (kullanılmayan) kapasitenin olduğunu gösterir. (Elimizdeki kaynaklar 8 bin TV ve 25 ton buğday üretmek için yeterli ve artıyor bile, bu artan kaynakların boşta kalması, üretimin rasyonel yapılmadığının göstergesidir. Bu yüzden eğri içindeki noktalar tercih edilmez.) Eğrinin dışında kalan noktalar ise (F noktası gibi) mevcut kaynaklarımızın (emek, sermaye, toprak) yeterli olmadığı üretim düzeyini, yani kaynak yetersizliğini gösterir.

Artan Fırsat Maliyeti

Fırsat maliyetini, bir kararı uygularken vazgeçilen karar olarak tanımlamıştık. Grafik üzerinden yorum yapacak olursak, TV üretimini 10 binden 15 bine çıkarmak istiyorsak, buğday üretimini 40 tondan 30 ton’a indirmek zorundayız. Bu durumda 5 bin TV daha fazla üretmenin fırsat (alternatif) maliyeti, 10 ton buğdaydır.

Üretim imkanları eğrisi içbükey çizilmiştir. Bunun nedeni artan fırsat maliyetidir. Artan fırsat maliyeti, bir malın daha fazla üretilebilmesi için, diğer malın üretiminden vazgeçilmesi gereken miktarın her aşamada artmasıdır. Yine örneğimize dönecek olursak, TV üretimini bu kez 15 binden 20 bine çıkarmak istiyorsak, buğday üretimini bu kez 30 tondan 15 tona düşürmemiz gerekecektir. Yani bu ikinci durumda, ARTAN FIRSAT MALİYETİ SEBEBİYLE, 5 bin TV daha fazla üretmenin fırsat (alternatif) maliyeti, artık 15 ton buğday olmuştur.

Üretim imkanları eğrisinin gösterdiği fırsat maliyeti, marjinal dönüşüm oranı ile ölçülür. Marjinal dönüşüm oranı; bir maldan 1 birim fazla üretmek için, diğer malın üretiminden ne kadar fedakarlık etmek gerektiğini gösterir.

Marjinal Dönüşüm oranının -2 çıkması şu anlama gelir, TV üretimini 1 birim arttırabilmek için, buğday üretimini 2 birim azaltmak zorundayız. İşaretin negatif olmasının anlamı bir malın üretimi artarken, diğer üretimin azalmak durumunda olmasıdır. (Ters yönlü ilişki)

Üretim İmkanları Eğrisinde Kaymalar:

BuğdayÜretim faktörlerinden birinin miktarındaki artış, teknolojik yenilikler üretim imkanları eğrisinin sağa doğru kaymasına neden olur. Aşağıdaki şekilde kaynaklardaki artış sadece TV üretimi ile ilgilidir.

Her iki mal ile ilgili üretim faktörlerinin artışı ve ekonomik büyüme üretim imkanları eğrisini bütünüyle sağa doğru kaydırır. Bu tür kaymalarda her iki malın üretim miktarı artar. Yandaki şekil “ekonomik büyüme” durumunu göstermektedir.

C- Alternatif İktisadi Sistemler

Her ekonomik sistemin yanıtlamaya çalıştığı 3 temel soru vardır:
- NE Üretilecek?
- NASIL Üretilecek?
- KİMİN İÇİN Üretilecek?

Bu üç temel sorunun çözümü için, toplumlar siyasi yapılarına uygun ekonomik sistemleri benimserler. Bu sorulara verilecek cevaplara göre oluşan 3 temel ekonomik sistem vardır:
1. Piyasa Ekonomisi: Ne, nasıl, kimin için üretilecek sorularının cevabı piyasada, fiyat mekanizması tarafından veriliyorsa bu ekonomi piyasa ekonomisidir.
2. Kumanda Ekonomisi: Bu sorulara ilişkin cevaplar merkezi otorite (devlet) tarafından veriliyorsa bu ekonomi kumanda ekonomisidir.
3. Karma Ekonomi: Bu sorulara ilişkin cevaplar piyasa ve devlet tarafından beraberce veriliyorsa bu ekonomi karma ekonomidir.

D- Tercih ve Fayda

Fayda, tüketilen mal ve hizmetlerin ihtiyacı karşılama özelliğidir. Yani bir mal ihtiyaçlarımıza karşılık verebildiği ölçüde “faydalı”dır. Faydanın ölçülüp ölçülemeyeceği iktisatçılar arasında tartışılan bir konudur.

Bazı iktisatçılar, faydanın ölçülebileceğinin savunmuşlar ve “util” denen bir ölçü birimi kullanmışlardır. Bu iktisatçılar sayısalcılar ya da kardinalistler olarak adlandırılır. Diğer iktisatçılar ise faydanın ölçülemeyeceğini, sadece sıralanabileceğini savunurlar. Bu gruba da sırasalcılar veya ordinalistler denir. Biz iktisada giriş dersi içerisinde kardinalistlerin yöntemini izleyeceğiz.

Toplam Fayda ve Marjinal Fayda

Toplam Fayda (TU); belirli bir zaman diliminde, bireyin diğer mal ve hizmetlerden olan tüketimi sabitken (diğer malların tüketimi ceteris paribus), bir malın çeşitli miktarlarının tüketilmesi sonucu ulaşılan tatmin düzeyidir.

Marjinal fayda (MU) ise, belirli bir zaman diliminde bir maldan bir birim daha fazla tüketilmesi sonucu toplam faydada meydana gelen değişmedir.

Azalan Marjinal Fayda İlkesi; Bir malın tüketimine devam edildikçe, elde edilecek ek fayda (yani marjinal fayda) giderek azalacaktır. Su içmekten bahsediyorsak, ilave her bir bardağın susuzluğumuzu giderme özelliği, gittikçe azalacaktır. Hatta öyle bir nokta vardır ki, artık su içmek susuzluğumuzu gidermemize değil kusmamıza neden olacaktır.


Tüketici Dengesi: Fayda Maksimizasyonu

Akılcı birey (homo economicus) maliyet ile faydayı karşılaştırıp karar alıyordu. Akılcı davranan bir tüketicinin amacı kendisine en yüksek faydayı sağlayacak mal bileşimini bulmaktır.

Fayda maksimizasyonunun sağlanması için gerekli kural şudur: Bir mal için harcanan bir birim paranın marjinal faydası, başka bir mala harcanan bir birim paranın marjinal faydasına eşitlenmelidir. Bu kural aşağıdaki formül ile gösterilebilir. (MU: Marjinal fayda; P: Fiyat)

Akılcı tüketicimiz Ali, bir hafta içerisinde öğle yemeğinde ne yemesi gerektiği konusunda düşünüyor. İki seçeneği var, lahmacun ve hamburger. Sorun şu: cebindeki parayı hamburger ve lahmacun arasında öyle bir dağıtmalı ki en yüksek faydayı elde etsin!

Lahmacun yemenin marjinal faydası 10 birim ve lahmacunun tanesi 1 YTL; Hamburger yemenin marjinal faydası 15 birim ve hamburgerin fiyatı da 2 YTL olsun.

Bu verilere göre, Ali, 1 YTL lik lahmacun yediğinde 10 birim; 1 YTL lik hamburger yediğinde ise 7,5 birim fayda almaktadır. Dolayısıyla Ali için lahmacun daha faydalıdır ve bu yüzden lahmacun tüketmeye devam edilmelidir. (1. terazi)

Azalan Marjinal Fayda yasasına göre, Ali lahmacun yemeye devam ettikçe, lahmacunun marjinal faydası gittikçe azalacaktır. (Su içtikçe sudan aldığımız marjinal faydanın gittikçe azalması gibi)

Diyelim ki, artık Ali için lahmacunun marjinal faydası 5 birime düşmüştür. Bu durumda, Ali, 1 YTL lik lahmacun yediğinde 5 birim fayda, 1 YTL lik hamburger yediğinde ise 7,5 birim fayda almaktadır. Peki şimdi Ali için RASYONEL olan seçim nedir? Cevap basit, hamburger yemek!

Ancak Ali hamburger tüketimini arttırdığında bu seferde, hamburgerden bıkmaya başlayacak ve hamburgerin marjinal faydası düşecek.

Diyelim ki hamburger yemenin marjinal faydası 10’a düştü. Şimdi, Ali 1 YTL lik hamburger yediğinde 5 birim fayda alıyor, 1 YTL lik lahmacun yediğinde de 5 birim fayda alıyor. İşte bu Ali için terazinin dengeye geldiği andır. (Bir nevi Ayşeciğin Alpella’ya doyduğu an:-)) Bu noktada Ali parasını lahmacun ve hamburger arasında RASYONEL olarak dağıtmakta ve maksimum faydayı almaktadır.

MUTLU SON :-)








ÜNİTE 1 İKTİSADIN TANIMI VE TEMEL KAVRAMLARI

İktisat, bireyler ve toplumların kıt kaynaklarını, sonsuz ihtiyaçlarını karşılamak için nasıl dağıttıklarını inceleyen bilim dalıdır. (Kıt kaynaklar-Sınırsız ihtiyaçlar!!! Bu ikisini sakın unutmayın)


  • İktisat kıtlık bilimidir (Yeryüzünde sahip olduğumuz kaynakların miktarları sınırlıdır. Petrol rezervi, altın, elma armut, hepsinin miktarı sınırlı ve tükenirdir. Bu yüzden bu kaynakların dağıtılması önemlidir ve iktisadın konusunu oluşturur. İktisatçılar “Cennette iktisada ihtiyaç yoktur” derler. Sizce neden?

  • İktisat malların üretimi ve değişimini içeren faaliyetleri incelemektedir.

  • İktisat bir tercih bilimidir. İnsanların çeşitli mallardan hangisini diğerine tercih edeceği iktisadın kapsamı içerisinde yer alır.

  • İktisat, ulusal ve uluslar arası bazda ticareti incelemektedir.
  • İktisat, para-bankacılık-sermaye ve serveti incelemektedir.

İktisadın Özellikleri

  1. İktisat sosyal bir bilimdir. (Toplumla bağlantılı olarak insanların ve insan gruplarının davranışlarını inceler.)

  2. İktisat analitiktir. (Alternatif çözüm yolları üretir ve her birinin iyi ve kötü yönlerini ortaya koyar.)

  3. İktisat, insan davranışlarının sadece iktisadi yönünü inceler.

  4. İktisat malların tüketimi ile ilgili olduğu kadar üretimi ve dağıtımıyla ilgilenir.

İktisadın Yöntemi

İktisatçılar araştırmalarında, ekonomik sistemin çalışma şekli hakkında genel ilkeler bulmaya çalışır. Bu ilkeleri bulmak için belirli araştırma sürecini izler. Bu süreç:


(I) İktisatçı ilk olarak belirli bir ekonomik sorunla ilgili bütün gerçekleri araştırıp toplar. Buna betimleyici iktisat denir.

(II) İktisatçı elindeki verilere dayanarak ekonomik davranış hakkında genel bir teori oluşturur ve bu teoriyi test eder. Gerçeklerden, ilkeler veya teoriler türetme işine ekonomik analiz denir.

HİPOTEZ: İki değişkenin birbiriyle nasıl ilişkili olduğunu belirleyen koşullu önermedir.

(III) Son aşamada, iktisat politikaları oluşturulur. İktisat politikası; belirli ekonomik sorunların çözümüne veya bu sorunların ortaya çıkmasını önlemeye yönelik politikaların oluşturulmasıdır.

İktisat politikaları oluşturulurken iki yöntem kullanılır: Tümdengelim ve tümevarım. Tümdengelim; teoriden yola çıkarak gerçeklerin incelenmesi yani genelden özele gidilmesidir. Tümevarım ise gözlenen gerçeklerden hareketle teorinin oluşturulması yani özelden genele gidilmesidir.


İktisadi Düşünce Tarzı

Rasyonel Davranış: Tercih yapmak veya karar almak durumunda olan bir iktisadi birimin kendi ÇIKARına uygun hareket etmesidir. Tüketicilerin hedefi, tüketiminden en yüksek faydayı sağlamak, üreticinin hedefi ise maksimum kâr elde etmektir. Bu amaçlar önceliklidir ve hem tüketici hem üreticiler bu amaca ulaşmak için ellerinden geleni yaparlar.

Karar Alma: Karar alınırken bir eylemin yarar ve maliyetleri göz önünde bulundurulur. Maliyetler ve yararlar kişiden kişiye farklılık gösterdiği için kararlar da farklıdır. Maliyet ve yararlarda değişiklik olursa, kararda da değişiklik olacaktır.

Marjinal Analiz: Mevcut koşullar değiştiği zaman ne olacağının incelenmesidir.

İktisadi Düşünme Tarzında Yapılan Hatalar:

a) Diğer Şartlar Sabitken Varsayımı (CETERIS PARIBUS): İktisat incelemelerini yaparken genellikle bu varsayımı kullanır. Bir kararı etkileyen bir çok etken vardır. Markete gidip deterjan alacaksanız, kaç lira olduğuna bakarsınız, diğer deterjanlar kaçaymış diye bakarsınız, cebinizde kaç para var diye bakarsınız, kalitesi nasıldır diye bakarsınız ve tüm bunları değerlendirerek bir karara varırsınız. Ancak iktisat sizin “deterjan alma” kararınızı incelerken, tüm bu etkenlerden sadece bir tanesini dikkate alır (diyelim ki fiyatını) ve diğer tüm etkenleri (kalitesini, cebinizdeki parayı vs.) değişmez kabul eder. Birçok şeyin aynı anda değişimini incelemek zordur. Bu yüzden iktisat böyle bir kolaylaştırmaya gider. Ancak gerçek hayatta bu kolaylaştırma bazı sorunlara yol açabilir.

b) Birlikte Değişim-Nedensellik: İki olayın aynı anda değişmesi bunların birbiriyle ilgisi olduğu anlamına gelmez. Mesela bir iktisatçı, nüfus ile ilgili bir araştırma yapıyorsa, leyleklerin göçettiği ağustos aylarında doğumların arttığını gözlemlemişse, bu bebekleri leyleklerin getirdiği anlamına gelmez:) Sadece tesadüftür:) Bazen iktisatçılar (tüm sosyal bilimciler gibi) bu hatayı da yapabilirler.

c) Tümleme yanılgısı: Birey için doğru olanın, her zaman toplum için de doğru olacağını söyleme hatasıdır. Mesela, sınıfta bir öğrencinin söz alıp yüksek sesle konuşması, herkesin kendisini duyması açısından, mantıklıdır. Ama sınıftaki herkes aynı anda yüksek sesle konuşması gürültü oluşturma dışında hiçbir işe yaramaz.

İktisadın Bölümleri

Mikro İktisat; tek bir tüketici, tek bir firma, tek bir endüstri (aynı işkolunda faaliyet gösteren firmalar) ile ilgili iktisadi kararların incelendiği iktisat bölümüdür. Mikronun kelime anlamının “küçük” olduğuna ve inceleme alanının da sınırlı olduğuna dikkatinizi çekerim:-)

Makro iktisat ise bütün bireyler, bütün firmalar, genel anlamda tüm ülke ekonomisi ve uluslar arası ekonomi ile ilgili kararlarla ilgilenir. Enflasyon, işsizlik, milli gelirin olu-şumu makro iktisadın başlıca konularıdır. Aynı şekilde makronun kelime anlamının “büyük” olduğuna ve inceleme alanının da daha geniş olduğuna dikkat edin:-)

Pozitif İktisat: Mevcut durumu inceleyip, “ne olduğunu” belirlemeye çalışır, değer yargısı içermez.

Normatif İktisat: Toplumsal refahın en üst düzeyde sağlanabilmesi için, “ne olması gerek-tiğini” belirlemeye çalışır, değer yargısı içerir.

Temel İktisadi Kavramlar

Ekonomik birimler: a)Hanehalkı; aynı çatı altında yaşayan ve ortak finansal kararlar alan insanlardır. b)Firmalar; Üretici kaynakları kullanan ve ne üretileceğini kararlaştıran, şahıs şirketlerinden devlete kadar bütün üretici birimlerdir. c)Devlet; Ekonomide gerekli düzenlemeleri yapan, piyasalara üretici ve tüketici olarak katılan ve vergi toplama ayrıcalığına sahip oluşumdur.

İhtiyaç; tatmin edildiğinde haz ve doyum, tatmin edilmediğinde ise acı ve üzüntü veren duygudur. İhtiyaçlar zorunlu ve zorunlu olmayan ihtiyaçlar olmak üzere ikiye ayrılır. Zorunlu ihtiyaç, insanın yaşamını devam ettirebilmesi için gerekli olan ihtiyaçlardır. Zorunlu olmayan ihtiyaç ise, karşılanmaları yaşamsal olmayan ancak tatmin edildikçe insanlara haz veren, yaşam kalitesini yükselten ihtiyaçlardır.

İhtiyaçların özellikleri:

a) İnsan ihtiyaçları sonsuzdur.
b) İhtiyaçlar şiddetleri bakımından farklılık gösterir.
c) Tatmin edildikçe, ihtiyacın şiddeti azalır.
d) Bazı ihtiyaçların ise tatmin edildikçe şiddeti artar. (Uyuşturucu gibi)
e) İhtiyaçlar ve ihtiyacı tatmine yarayan araçlar ikame edilebilir. (İhtiyaç: su içme, bu ihtiyacı tatmine yarayan araçlar: Su, portakal suyu, kola. Bunlar birbirinin ikamesi, yani birbirinin yerine geçebiliyor.)

Mallar ve hizmetler: İhtiyaçları tatmin özelliği taşıyan fiziksel varlıklara mal denir. (kalem, kağıt, çelik, çimento) ihtiyaçları tatmin etmesine rağmen maddi özelliği olmayan mallara da hizmet denir. (turizm, bankacılık, dişçilik, berberlik, taşımacılık vs.)

Malların Özellikleri:

a) Mal, insan ihtiyaçlarını gidererek fayda sağlar
b) Ekonomik malların bir değeri vardır (fiyatı)

Mal türleri:

a) Serbest mal-ekonomik mal: Ekonomik malın bir bedeli yani fiyatı vardır, serbest malın ise yoktur. Deniz suyu serbest mal, musluklarımızdan akan su ise ekonomik maldır. Beyazıt Meydanındaki güvercin serbest maldır, ancak pet-shopta satılan kanarya ekonomik maldır.

b) Tüketici (nihai mal) ve üretici (ara mal) malları: Tüketici malları, doğrudan doğruya tüketilebilen mallardır. Üretici malları ise doğrudan tüketilmeyen, üretim sürecine tekrar katılması gereken mallardır. (Kalem bir tüketici malıdır. Ama çimento başka bir üretim sürecine katılması gerektiğinden üretici malı olarak nitelendirilir.)

c) Dayanıklı-Dayanıksız mallar: Dayanıklı malla elde edildikten uzun süreler sonra da fayda sağlayan mallardır. (Buzdolabı, çamaşır makinesi gibi) Dayanıksız mallar ise fayda sağladığında yok olan, biten mallardır. (Sigara gibi)